Hayatımızda en kolay yapabileceğimiz şey gülümsemektir. Pozitif bir insan olabilmenin yolu bundan geçmektedir. Hepimiz farklı sorunlarla uğraşıyoruz ve hepimizin derdi kendine büyük geliyor. Onca sorunun arasında duyduğumuz bir Karadeniz fıkrası bütün sıkıntımızı unutturup, hesapsızca güldürebiliyor. Birçoğumuz için Temel ya da Dursun adının geçmesi bile neşe kaynağı olabiliyor. Her zaman sıcak ve eğlenceli olan Karadeniz insanı tabi ki fıkraların da başkahramanı olmayı bırakmıyor. Okumayı öğrenir öğrenmez fıkra okumaya başlıyoruz. İlkokul sıralarında okuduklarımızla tanıyoruz Nasrettin Hocamızı. Bir yandan gülüyor bir yandan anlamaya çalışıyoruz. Sahip olduğu mizah anlayışına ve kıvrak zekâsına hayran kalıyoruz. Biz okuyoruz ve etrafımızdakiler anlatıyoruz. Sonra bizim anlattıklarımız da diğerlerine ve böylece biraz daha masallaştırıyoruz Hocamızı, tabi bir de birçok insanında yüzünde tebessüm olmayı başarmış oluyoruz. Fıkralar sayesinde kıyaslamayı öğreniyoruz bir İngiliz, Fransız ve Türk'ü. Hepsini bir uçağa koyuyoruz ya da bir odada mahsur bırakıyoruz. Bu komik fıkralar da bile Türk'ün kıvrak zekâsını ortaya koyuyoruz. Birbirinden farklı fıkralar öğrenmek içinse http://www.komikfikralar.org adresini ziyaret ediyoruz. Dostlarımızı güldürürken düşündürüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder